Arap oyunu, Muğla’da, genellikle köy düğünlerinde oynanan seyirlik bir oyundur. Yöneteni, oyuncusu, makyajcısı, tümü de halkın kendi içindendir. Oyunun oynanış biçimi şöyle: Düğün alanı hazırlanmış, alanın orta yerinde kocaman çam kütükleri yanmaktadır. Halk alanın çevresini çepeçevre çevirmiş, çalgıcılar da ağır bir oturak havası çalmaktadırlar. Eli, yüzü, bacakları, ocak isi ile karartılmış, ceketini ters giymiş, ağzıyla da ak bir soğanı ısırmış olan, baş oyuncu Arap, elindeki bir kulaç boyundaki sopası ile alana koşarak gelir ve çalgıcıları susturur. Çalgıcılarla birlikte herkes susmuştur. Arap, çalgıcılardan bir oyun havası çalmalarını ister. Fakat çalgıcılar, Arab’ın hangi havayı istediğini anlayamamışlardır. Bir iki zeybek havası çalarlar ama, Arap bunları beğenmeyip, daha kıvrak bir hava çalmaları için diretir. O’nun istediği “Arap Oyun Havası”dır.
İstediği bu hava çalınmaya başlayınca, Arap büyük bir coşku ile oynamaya başlar. Oynarken de değişik sesi ile ara sıra Aşuu!..Aşuu!..(Ayşe!.. Ayşe!..) diye de bağırır. Ayşe Arab’ın sevgilisidir. Onunla bu güzel havanın önünde oynamak isteğindedir. Alanın bir kenarından Ayşe (kadın giysisi giymiş bir erkek) görünür. Arap, Ayşe’yi görür görmez, kolundan tuttuğu gibi alanın ortasına getirir ve ikisi de daha çok coşku ile oynamaya başlarlar.
Bir de, Ayşe’nin Dede’si vardır. Oldukça yaşlı, topal, elden ayaktan düşmüş birisi. Tepesine bir çanak (bakır tabak) giymiş, sırtına bağladığı yastık ile kamburu iyice çıkmış olan Dede, topal haliyle; güya Ayşe’yi Arab’ın elinden kurtarmak için alana gelir. Dede’nin gelişi Arab’ı sinirlendirmiştir. Elindeki sopa ile, Dede’nin kafasındaki bakır tabağa vurdukça çıkan sesler herkesi güldürmüştür. Böylece, alanda Dede ile Arap kavgası başlamıştır. Ayşe ise Dede’sine hiç bakmayıp, gösterdiği tavırlarla, Arab’ı sevdiğini , Arap’tan ayrılmak istemediğini belirtmektedir. Dede ise,Ayşe’yi alıp götürmek için diretir. Bu sırada Ayşe, habersizce , alanın bir kenarına gizlice saklanıvermiştir,
Sağına soluna baktığında, Ayşe’sini göremiyen Arap, deli divane olur, hemen çalgıcıların yanına giderek, Ayşe’nin nereye gittiğini sorar. Çalgıcılar da, bilmediklerirni ifadeyle seyircilere gösterirler. Arap, telaş içinde, elindeki sopası ile yerlere ölçe ölçe seyircilere doğru gider ve Aşuu!.. Aşuu!..diye bağırır. Seyircilerden birisi, Ayşe’yi görmediklerini ifadeyle, davulcuyu gösterir. Arap, artık davulcunun dalına binmiştir. Ondan,
Ayşe’yi bulmasını ister. Ancak davulcu, davulun tokmağını dom dom! diye vuruverince , Arap ani bir korku ile, takla atarak davulcudan uzaklaşır. Bu sırada Ayşe, Arab’ı daha fazla üzmemek için saklandığı yerden çıkar. Bunu gören Arap sevinmiştir. Yeniden oynamaya başlar. Arap’tan yediği sopaların acısıyle hala yerde kıvranmakta olan Dede, Ayşe’yi tekrat göturmek isteyince, Arap ile Dede arasında yeniden zorlu bir çekişme başlamıştır.
Bu çekişme ve tartışma sırasında, eli silahlı iki Zeybek, alana gelirler,oyunu durdururlar, çalgıyı sustururlar. Bu kavganın ve tartışmanın nedenini sorarlar. Arap: Dede’nin Ayşe’yi elinden almak istediğini, onu çok sevdiğini ifade eder. Dede ise: Arab’ın Ayşe’yi zorla kaçırdığını ve kendisi ile eve dönmesini ister.
Zeybekler ise, son kararın Ayşe’nin isteğine göre olacağını düşünerek; Ayşe’nin bu konudaki isteğini sorarlar. Ayşe illa Arab’ı istemektedir. Bunun üzerine Dede, Zeybekler tarafından dışarı çıkarılır. Bu sıra çalgıcılar da Kerimoğlu Zeybeğini çalarlar.Artık Ayşe ile Arab’ın en sevinçli anlarıdır. Zeybek havasının müziğine uyarak, seyircikerle de birlikte el çırparlar. Zeybekler de bir güzel oynarlar. Oyun böylece biter.
-Muammer ÖZLER-(Ekim/1963)
-Muammer ÖZLER-(Ekim/1963)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder