“Tanrım! Bana kitap dolu bir ev ile, çiçek dolu bir bahçe ver.” - Konfüçyüs-
Okumak, eğitim süresinde ve yaşamımız boyunca, başarının en önde gelen öğelerinden birisidir. Kitap sevgisi, her aydının, her okumuşun ve her uygar kişinin, yaşamsal zorunluluğu olmalıdır. Kitaplar, bir bakıma aydınlık yarınlara ulaşmamıza sağlayan köprü gibidirler. İnsanlık için, uygarlık için, gelecek için gereken bütün bilgileri, ancak kitaplarda bulabiliriz.
Dünya kültürü verilerine baktığımız zaman, dünyada hızla artan kitap üretiminin; %75’ini uygar ülkeler, %25’ini ise geri kalmış ülkeler elinde tutuyor. Türkiye nüfusumuzu dikkate alırsak, bu sayılar düşündürücü ve üzücüdür. Demek ki Türk Ulusu, her düzeydeki bireyleri ile, genelde okumuyor, ya da çeşitli nedenlerle okuyamıyor. Oysa, okumak bir gereksinimdir ve bir alışkanlıktır. Ve bu alışkanlık ailede başlatılır, okulda geliştirilir ve yaşam boyunca da sürdürülür.
Ne yazık ki, son yıllarda sanki kitaplara küsmüş gibiyiz. Gün geçtikçe de. Bu küskünlüğümüz çoğalmaktadır. N’olur, kitaplara daha yakın olalım. Birkaç yıl önceydi. Çocuklarıma ziyaret için, İstanbul’a gitmiştim. Raslantıya bakın ki, TÜYAP Kitap fuarı da o günlerde açılmıştı. Çocuklarımın bana sundukları en değerli İstanbul armağanı, işte bu kitap fuarına gezdirmeleri oldu. Böyle bir fuara ilk kez geziyordum. Öyle de çok coşkulanmıştım ki. İlk kez tanıdığım yazarlarla, şairlerle yapılan söyleşiler, anlatılan anılar, imza günleri vs. pek çok etkinlikler…
Yaşıtlarım ve büyüklerim anımsarlar. Eskiden ya bir gazete, ya bir dergi, ya da bir kitap taşırdık ceplerimizde. Özellikle Varlık Yayınevi’nin yayımladığı cep kitapları serisi, tam ceplerimize göreydi. Sohbetlerimiz hep okuduğumuz kitaplar üzerine olurdu. Kitap edindirme kulübümüz vardı. Ayda en az bir kitap edinir, iki kitap okurduk. Yeni çıkan kitaplardan, birbirimizi haberdar ederdik. Peki şimdi ne oldu bize?
Aydın’da sınıf arkadaşım, emekli Türkçe öğretmeni Çetin ARDIÇ’ın çok mütevazi bir kitap ve kırtasiye dükkanı vardır. Okulların açılış zamanı olan her eylül ayında, camekanına şu ilginç duyuruyu asar arkadaşım: “EZBERDEN 3 ŞİİR OKUYAN LİSE ÖĞRENCİLERİNE, %15 İNDİRİM YAPILIR.” Ne güzel bir teşvik örneği değil mi? Keşke hepimiz çocuklarımıza, her zaman böyle okumaya teşvik edebilsek... Keşke, her akşam evlerimize giderken, çocuklarımıza o sağlıksız bir sürü şekerleme ürünleri yerine birer kitap alabilsek…Keşke, bakkallarda, marketlerde birer de, kitap satış bölümleri kurulabilse.. Keşke o okey taşlarından birazcık olsun uzak durabilsek de, kitaplara uzatabilsek ellerimizi… Evde, okulda, iş yerinde, deniz kenarında ve akla gelebilecek her yerde ve her koşulda kitaplarla sevişebilsek… Keşke, Maksim GORKİ’nin dediği gibi: “Her kitap;beni, kalabalıktan, düzeysizlikten insanlığa, insancıllığa yükselten, yaşamı daha iyi anlamama ve ona karşı, derin bir susuzluk duymama neden olan bir basamaktı..” diyebilsek.
Bu umutlarla, haydi!... Kitaplara… Kitaplara… Kitaplara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder